SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SAVM BAHSİ

<< 2447 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمِنْهَالِ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ مَسْلَمَةَ عَنْ عَمِّهِ أَنَّ أَسْلَمَ أَتَتْ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ صُمْتُمْ يَوْمَكُمْ هَذَا قَالُوا لَا قَالَ فَأَتِمُّوا بَقِيَّةَ يَوْمِكُمْ وَاقْضُوهُ

 

قَالَ أَبُو دَاوُد يَعْنِي يَوْمَ عَاشُورَاءَ

 

Abdurrahman b. Mesleme'nin, amcasından [A1] rivayet ettiğine göre,

 

Eslem kabîlesi(nden bir grub) Rasûlullah (s.a.v.)'e geldi. Rasûlullah (s.a.v.) kendilerine:

 

"Bu gününüzde oruç tuttunuz mu?" diye sordu. Gelenler: Hayır, dediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):

 

"Öyleyse, günün kalanını (oruçlu olarak) tamamlayın ve onu (bilahere) kaza ediniz" buyurdu.

 

Ebû Dâvud dedi ki:  "O günden maksat Aşure günüdür."

 

 

Ahmed b. Hanbel, IV, 388; V, 409.

 

[A1] İbn Hacer bu zatın isminin Abdurrahman b. el-Minhâl olduğunu söyler.

 

İzah:

Ebû Davud'un metninden farklı olmakla birlikte aynı manayı  ifâde eden  sözlerle bu  hadisi  Buharî,  Beyhakî ve Dârimî de rivayet etmişlerdir. Buhârî'nin rivayeti şu anlamdadır;

 

"Nebi (s.a.v.) Eşlem kabilesinden bir adamı, "Bugün Aşure gü­nüdür, o ana kadar yiyip içen, günün kalanında yemeyi içmeyi bıraksın, o ana kadar yiyip içmeyen de oruç tutsun" diye (haber etmek üzere) gön­derdi."

 

Ebû Davud'un, hadîsin sonuna koyduğu talikten de anlaşıldığı üzere, hadiste söz konusu edilen gün, Aşure günüdür.

 

Hadis, Aşure günü orucunun faziletine delâlet etmektedir. Bu hadis, "Aşure orucu, önceleri farzdı. Ramazan farz kılınınca, farz oluşu neshedildi" diyenlerin görüşünü destekler, mahiyettedir. Çünkü hiç baş­lanılmamış bir ibâdetin kazası ancak farz ve vâcib ibâdetler için söz ko­nusudur.                                

 

Aşure orucunun hiç bir devirde farz olmayıp öteden beri müstehap olduğunu söyleyenler, bu hadisteki emri istihbaba hamletmişlerdir.

 

Hattâbî bu hadisin şerhinde şöyle der:

 

"Hz. Peygamber'in, "günün kalanım (oruçla) tamamlayın" şeklinde­ki emri, vacib kılma değil, müstehab olduğuna işarettir. Çünkü ibâdet vakitleri için gözetilip ihmal edilmeyen zamanlar vardır. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu emirleri iie onlara vaktine ulaştıklarında gafil olmamaları için Aşure gününün faziletini anlatmak istemiştir..."

 

Hattabî'nin ifâdesine göre Hz. Peygamber'in "günün kalanını oruçla tamamlayın" sözü, Ramazanda gündüzün seferden gelip de oruçlu olma­yan kişinin günün geri kalanında bir şey yeyip içmemesi gerektiği görü­şünde olan Hanefiler için delildir. Yine Hattâbî, Hanefiierİn bu hadisi delil olarak farz oruca ilk vaktinde değil de daha sonra niyet etmeyi caiz gördüklerini ancak Hz. Peygamberin "onu kaza ediniz" sözünün bu istid­lalin doğru olmadığına delâlet ettiğini söyler.

 

Hadis-i şerifteki Hz. Peygamber'in, "günün geri kalanını (oruçla) tamamlayınız" sözünden maksat, günün geri kalan kısmında yemeyi iç­meyi terketmeleri içindir. Bu, oruç yerine geçmez. Çünkü orucun belli bir başlama ve bitim vakti vardır. Orucun başlama vakti fecrin doğuşu bitim vakti de güneşin batışıdır. Zaten o günkü yemeyi içmeyi terk etmek oruç sayılsaydı, Hz. Peygamber sonradan kaza edilmesini emretmezdi. Hz. Pey­gamber'in yemeyi ve içmeyi terk etmeleri konusundaki emirleri güne saygı için olmalıdır.

 

Bu hadis Aşure günü orucunun faziletine açık bir şekilde delâlet et­mektedir. Bütün islam âlimleri de bu konuda hem-fikirdirler.

 

Aşure günü ile ilgili olarak dinimizin diğer bir tavsiyesi de o günde aile efradına ikram, onlara birşeyler alma yedirme ve giydirmedir. Bu konuda da bir çok hadisler vardır. Meselâ Beyhakî'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettiği bir hadiste Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Aşure günü, aile efradına fazlaca ikramda bulunan kişiye Allah senenin kalan kısmımda bol bol verir."

 

Medhal adındaki kitapta Aşure günü aile efradına, fakirlere, akraba­ya ve yetimlere sadaka ve ikramda bolluk göstermenin mendup olduğu kaydedildikten sonra, bunun tekellüfe kaçılmamak şartıyla kayıtlı olduğu belirtilip, Hatta bazı âlimler sırf halk tarafından öyle davranılmasının ge­rekli olduğu zannedilmesin diye o günde her zamankinden farklı bir şey yapmamışlardır.

 

Aşure günü için özel bir yemek mevcut değildir. Günümüzde pişirilen ve Aşure adı verilen tatlının herhangi bir dinî dayanağı yoktur. Eskilerin bu güne saygı olarak yaptıkları bol bol ibâdet etmektir.

 

Aşure günü aile efradına ikramı çoğaltmayı teşvik eden hadislerle, o günün orucunu tavsiye eden hadis arasında her hangi bir tezat söz konu­su değildir. Çünkü ailenin nafakasını artırma ve onlara ikram, sadece ye­mek yedirmekle olmaz. Giyim eşyaları almak, para vermek de bir ikram­dır. Ayrıca o gün alınıp hazırlanan yiyecekleri iftarda yemek veya oruç tutmayan küçüklere yedirmek de mümkündür.